9 Mart 2013 Cumartesi

KUŞKONMAZ CAMİİ

kuşkonmaz camii bir deniz feneri gibi duruyordu
kompartmana asılan bir çocuk gibi duruyordu
dalgalar gitgide kuduruyordu
bir kız elinde nikon fotoğraf çekiyordu , kız aldırmıyordu
dalgalar kızı dövüyordu.

hava yağdı yağacaktı
gökyüzüne is lekeli bir tül çekilmişti
rüzgar yoktu yerler ıslaktı
balıkçıda bir çift göz
gözler ıslaktı.

dalgalar kıyıyı iyiden iyiye hırpalıyordu
rüzgar yoktu bunu kendi  yapıyordu.
Senin kaşının kenarında üç nokta vardı
onlar için dünyayı versem yeriydi
balıkçının oltasında sağdığım kadarıyla üç tane balık vardı
yüreğinde sayamadığım kadar umut.

kuşkonmaz camiinde bir adama rastladım
bana bir şeyler söyledi anlamadım
bana Allah'tan bahsediyordu anlamadım
bana güzel şeyler söylüyor olmalıydı anlamadım
rabbim beni affetsindi
sen aklımdayken hiçbirşey ilgimi çekmiyordu


kuşkonmaz camiine girmeliydim
girmeden önce yüzüme suyu çalmalıydım
denizi ardıma almalıydım
şadırvanda bir müddet oturmalıydım
ayaklarımı soğuk mermere koymalıydım
bir dersiam gibi düşüncelere dalmalıydım.

kuşkonmaz camiine giremedim 
çünkü bir kız vardı
kızın boynunda nikon vardı gönlünde bilmem kim
çeşmeden su tuzlu akıyordu
suyu yüzüme çalsam bir tütsü gibi buhar çıkacaktı
gökyüzünde şimşekler çakacaktı
suyu yüzüme çalmadım.
kız da benden bir suret çalmıyordu
oysa makina kızın boynundaydı.

kuşkonmaz camiine girmeliydim
ama giremedim.

oysa daha önce girmiştim
çıkınca tüy gibi olmuştum
yalnızca müminlerin duyduğu hafiflikti
bu hafifliği daha önce de duymuştum
o zamanlar hep erken uyumuştum.

kuşkonmaz camiinde bir kuş olsam.
çırpınsam,çırpınsam,çırpınsam.
kuşkonmaz camiinde ölsem.